Büyükannesi ona her gün sen daha iyisini yapabilirsin diyordu: 15 yıl sonra aile terapistine söyledikleri kan dondurdu

Torunlarının yarınlarını düşünmek, onlar için en iyisini istemek büyükanne olmanın en doğal parçası. Ancak bu sevgi bazen farkında olmadan yüksek beklentilere, sürekli teşvik edici sözlerin ardına gizlenmiş bir baskıya dönüşebiliyor. Okul karnelerindeki notlar, spor müsabakalarındaki dereceler veya herhangi bir başarı anında gösterilen aşırı heves, çocukların omuzlarına ağır bir yük bindiriyor. Bu durum, aslında sevgiden kaynaklanan bir davranış olsa da, ilişkilerde onarılması zor çatlaklar yaratabiliyor.

Büyükanne Sevgisi ile Beklenti Arasındaki İnce Çizgi

Çocuklar, büyükanne ve büyükbabalarını sevginin, şefkatin ve koşulsuz kabulün adresi olarak görürler. Araştırmalar, büyükanne-büyükbaba-torun ilişkisinin çocukların duygusal ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Ancak bu ilişkinin sağlıklı işlemesi, çocuğun olduğu gibi kabul edilmesiyle mümkün oluyor. Aile içindeki yüksek başarı beklentileri devreye girdiğinde, çocuklar kendilerini sürekli bir sınav havasında hissedebiliyor.

Ebeveyn ve büyük ebeveynlerden gelen performans odaklı baskının, çocuklarda stres ve kaygı düzeyini artırdığı; kabul ve destek odaklı yaklaşımın ise daha iyi uyum ve özsaygı ile ilişkili olduğu, aile işlevselliği ve çocuk uyumu çalışmalarında gösterilmiş durumda. Büyükannelerin çoğu, kendi yaşadıkları dönemin zorluklarını düşünerek torunlarının daha iyi fırsatlara sahip olmasını istiyor. Bu tamamen anlaşılır bir duygu. Fakat burada gözden kaçan nokta, her çocuğun kendine özgü bir gelişim hızı, ilgi alanı ve kapasitesi olduğu gerçeği.

Gelişim psikolojisi, çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde bireysel farklılıkların belirgin olduğunu uzun süredir ortaya koyuyor. Bir çocuk matematik konusunda parlak olabilirken, diğeri sanatsal yetenekleriyle öne çıkabilir. Mükemmellik beklentisi, çocukların bu doğal farklılıklarını görmezden geldiğinde, ilişkide gerginlik riski artıyor.

Baskının Çocuk Üzerindeki Görünmez Etkileri

Sürekli beklenti ve performans baskısı altında büyüyen çocuklarda kaygı, özgüven sorunları ve mükemmeliyetçilik eğilimleri gelişebiliyor. Bakım veren kişilerin baskıcı ve koşullu kabul içeren tutumları ile çocukluk çağı kaygı bozuklukları ve mükemmeliyetçilik arasındaki ilişki, çok sayıda bilimsel çalışmada ortaya konmuş durumda.

Çocuk, büyükannesini mutlu etmek için sürekli daha iyi olmaya çalışırken, aslında kendi benliğinden uzaklaşma riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Öz-değerini notlara, derecelere veya ödüllere bağlayan çocuklarda, koşullu özsaygı ve performansa bağlı benlik değeri artıyor; bu da uzun vadede daha fazla kaygı ve kırılgan özsaygı ile ilişkilendiriliyor.

Daha da önemlisi, bu durum ebeveynlerle büyükanne arasında da tatsızlıklara yol açıyor. Çelişkili aile ilişkilerinin önemli ölçüde ilişkili olduğu ortamlarda, çocukların duygusal uyumunun olumsuz etkilendiği, aile çatışması-çocuk ruh sağlığı ilişkisine bakan çalışmalarda tekrarlayan biçimde gösterilmiş. Anne ve babalar, çocuklarını koruma içgüdüsüyle hareket ederken, büyükannenin iyi niyetli ama yıpratıcı beklentileri karşısında ikilemde kalabiliyorlar. Kimi zaman sessiz kalıp durumu görmezden geliyorlar, kimi zaman ise açık bir çatışma ortaya çıkıyor. Her iki senaryoda da arada kalan çocuk için duygusal yük artıyor.

Nesiller Arası Farklı Bakış Açılarını Anlamak

Büyükannelerin yetiştiği dönem ile günümüz arasında ciddi farklar var. O dönemde başarı, genellikle akademik notlar ve belirli kariyer yollarıyla ölçülüyordu. Gelişim ve eğitim psikolojisi alanındaki çağdaş yaklaşımlar ise çocuğun duygusal zekasına, yaratıcılığına ve sosyal becerilerine de önem veriyor; çoklu zeka ve farklı öğrenme stilleri kavramları, son birkaç on yılda eğitim bilimlerinde yaygınlaşmış durumda.

Günümüz eğitim anlayışı, çocukların farklı öğrenme stillerine ve bireysel yeteneklerine daha fazla saygı duymayı ve her bireyin kendine özgü potansiyelini desteklemeyi hedefliyor. Bu nesiller arası farkı anlamak, sorunun çözümünde ilk adım. Büyükanneler, torunlarına zarar vermek için baskı yapmıyorlar; genellikle kendi öğrendikleri sevgi ve çocuk yetiştirme kalıplarını sürdürüyorlar. Ancak bu sevgiyi günümüz koşullarına ve çocuk psikolojisine daha uygun şekilde ifade etmeyi öğrenmek, hem çocuk hem aile için koruyucu bir adım olabilir.

Ebeveynlerin Yapması Gerekenler: Köprü Kurmak

Anne ve babalar bu durumda kritik bir rol üstleniyorlar. Aile terapisi ve iletişim çalışmaları, çatışma içeren konularda sakin bir zamanda, çocukların olmadığı bir ortamda konuşmanın ve suçlayıcı dilden kaçınmanın çatışmayı azalttığını gösteriyor. Bu konuşmada suçlayıcı bir dil yerine, ben dili kullanmak fark yaratıyor. Çocuklar son zamanlarda gergin, sanırım beklentiler onları yoruyor gibi gözleme dayalı ifadeler, savunma mekanizmalarını daha az tetikliyor. Ben dili ve şiddetsiz iletişim prensipleri, duyguları ifade ederken karşı tarafı suçlamadan ilişkiyi korumayı hedefliyor.

Büyükanneye, torunlarının onun sevgisine ne kadar ihtiyacı olduğunu hatırlatmak önemli. Çocukların onunla geçirdikleri zaman, mümkün olduğunca koşulsuz sevilme hissini yaşadıkları anlar olmalı. Büyükanne ile torun arasında not veya derece konuşulmadan, sadece birlikte vakit geçirilen aktiviteler planlamak bu ilişkiyi güçlendirir. Büyükanneyi, çocuğun güçlü yönlerini fark etmeye ve bunları övmeye teşvik etmek; güçlü yönlere odaklanmanın çocukların öz yeterlik ve özsaygı gelişimiyle ilişkili olduğu gösterilmiş. Çocuğun başarısızlık yaşadığı anları, öğrenme fırsatı olarak değerlendirmeyi desteklemek de önemli; gelişim odaklı zihin yapısı yaklaşımı, hataları öğrenme fırsatı olarak çerçevelemenin dayanıklılığı artırdığını gösteriyor.

Büyükannelere Özel Öneriler: Sevgiyi Yeniden İnşa Etmek

Eğer bu satırları okuyan bir büyükanneyseniz, torunlarınız için en iyisini istediğiniz neredeyse kesin. Ancak en büyük hediyeniz, onları oldukları gibi kabul etmek olabilir. Torunlarınızla buluştuğunuzda ilk soru Okulda ne yaptın? yerine Bugün seni mutlu eden ne oldu? olabilir; bu, ilişkiyi performanstan çok duygu ve deneyim odağına taşır. Not ortalamasından çok, çocuğun bir konuya duyduğu merakı ve çabasını destekleyin.

Spor müsabakalarında kazanmaktan çok, çocuğun takım arkadaşlarıyla iş birliğini ve çabasını takdir edin; iş birliği ve sosyal becerilere verilen değerin, çocukların sosyal uyumuyla ilişkili olduğu gösterilmiş. Diğer çocuklarla kıyaslama yapmaktan kaçının; sosyal karşılaştırmaların çocukların benlik saygısını olumsuz etkileyebildiği pek çok çalışmada gösterilmiş. Hatalarını fırsat olarak görün ve yanılmak insana mahsus mesajını verin; hata yapmanın normalleştirilmesi, çocuklarda daha düşük performans kaygısı ile ilişkili bulunmuş.

İlişkiyi Onarmanın Pratik Adımları

Gerginleşmiş bir ilişkiyi düzeltmek zaman alır, ancak imkansız değildir. Aile içinde herkesin duygularını ifade edebildiği güvenli alanlar oluşturmanın, aile ilişkilerini güçlendirdiği aile terapisi literatüründe sıkça vurgulanıyor. Aile toplantıları düzenleyerek herkesin duygularını ifade edebileceği bir ortam yaratmak, bu açıdan işlevsel bir yöntem olabilir.

Büyükannenden en çok ne duymak isterdin?
Seni olduğun gibi seviyorum
Notların çok iyi olmalı
Kazanman lazım
Diğer çocuklar daha başarılı
Çaban yeter bana

Bu toplantılarda çocukların da yaşlarına uygun şekilde söz hakkı olması, onların seslerini duyulmuş hissetmelerini sağlar. Çocuklara, duygularını yaşlarına uygun basit cümlelerle ifade etme fırsatı verildiğinde, aile içi iletişim ve çocukların psikolojik uyumu olumlu etkilenebiliyor.

Profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Aile terapistleri ve çocuk psikologları, nesiller arası iletişim ve sınır koyma konularında uzmanlaşmış olabilir. Kısa süreli yapılandırılmış aile terapilerinin bile aile içi çatışma ve çocuk uyumu üzerinde anlamlı iyileşmeler sağlayabildiği gösterilmiş. Aile sistemleri yaklaşımı ve nesiller arası terapi üzerine çalışmalar, birkaç seansın bile uzun süredir süren kalıpları fark etmeye ve dönüştürmeye yardımcı olabildiğini gösteriyor.

Yeni Bir Denge Kurmak Mümkün

Büyükanne-torun ilişkisi, çocuğun hayatındaki en değerli bağlardan biri olabilir. Bu ilişkinin beklentilerle gölgelenmesi, hem çocuk hem de büyükanne için büyük bir kayıp. Ancak farkındalık, dürüst iletişim ve karşılıklı anlayış ile bu dengeyi yeniden kurmak tamamen mümkün.

Araştırmalar, çocukların ileriki yaşamlarında en çok hatırladıkları şeylerin, kendilerini koşulsuz kabul edilmiş ve görülmüş hissettikleri anlar olduğunu; sıcak ve destekleyici aile ilişkilerinin, çocukların ruh sağlığı için güçlü bir koruyucu faktör olduğunu gösteriyor. Çocuklar, yüksek notlardan veya kupa kazanmaktan çok, koşulsuz sevildiklerini hissettikleri anları hatırlayacaklar. Büyükanneler de yıllar sonra, torunlarıyla paylaştıkları sıcak anıları, o anların başarı istatistiklerinden çok daha canlı hatırlayacaklar. Sevgiyi beklentiden arındırmak, hem bilimsel bulgulara göre çocukların psikolojik iyiliğini destekleyen, hem de aile bağlarını güçlendiren en anlamlı adımlardan biri.

Yorum yapın